eroin sorgusu için yayınlar alaka düzeyine göre sıralanmış olarak gösteriliyor. Tarihe göre sırala Tüm yayınları göster
eroin sorgusu için yayınlar alaka düzeyine göre sıralanmış olarak gösteriliyor. Tarihe göre sırala Tüm yayınları göster

Türkiyenin Eski Eroin Fabrikaları - Uyuşturucu Maddeler İnhisarı


Türkiyenin Eski Eroin Fabrikaları

Uyuşturucu Maddeler İnhisarı


Uyuşturucu maddeler inhisarı
Eroin Reklamı

Adını hepimizin bildiği meşhur Bayer ilaç firması 1897 yılında bir ilaç keşfedip tescil ettiriyor. Müthiş ağrı kesici özelliği olan ilaç, bir yıllık fare testlerinin hemen ardından, kanser, tüberküloz ağrıları için zaman kaybetmeden piyasaya sürülüyor. Hikâyeye göre, Bayer’de çalışan bir mühendis, keşfettikleri ilacın insan bedenindeki etkilerini tam anlamak ve bir test sürüşü yapmak için, ilacı damarına enjekte ediyor, ilacın etkisindeyken de “Kendimi kahraman gibi hissediyorum” diyince, bunu duyan diğer ayık kafalı mühendisler ilacın adını “Hero’in” koyuyorlar…
heroin ads
Eroin Reklamı Bayer


İlaç niyetine yasal satılan uyuşturucular dünya farmakoloji tarihinin bir parçası. Meşhur doktorumuz Freud’un çocuk, genç, yaşlı demeden tüm hastalarına senelerce “kokain” yazdığı bilinen bir gerçek. Tıpkı, şimdi ilköğretim kantinlerinde de bulabileceğimiz ectasy isimli üzeri rölyefli hapların seneler önce Türkiye eczanelerinde “mucize zayıflama hapı” diye satılmaya başlaması gibi.Tüm dünyada mucizevi olarak karşılanan eroin isimli ilaç, kısa sürede Amerika ve Avrupa’da bir bağımlılar ordusu yaratıyor. Ortalık eczaneleri, ilaç depolarını yağmalayan eroin bağımlılarından geçilmez hale geliyor. Batı dillerinde adı Heroin olan bu ilacın Osmanlı’ya Eroin olarak gelmesini H’leri yutan bir Trakyalı Türk tarafından getirtildiği iddiası üzerine yaslayabiliriz ama adı ve gelişinden ziyade Osmanlı’ya öyle bir geliyor ki eroin, gitmek bilmiyor…Eroin saf morfinden yapılıyor, morfin ise afyondan. Ve o vakitler, dünyanın en kaliteli afyonu, Anadolu’da yetiştiriliyor. 62 vilayette düzenli afyon ekimi yapmakta olduğumuz yıllar. Birinci Dünya Savaşı’nın hemen öncesi…Tam o tarihlerde yeni icat edilen eroinin de ağır sonuçları görünmeye başlayınca, tüm dünyada afyon ve afyondan üretilen maddelere karşı sert bir kampanya yürütülmeye başlıyor. Elbette, afyon üzerinden büyük rantlar sağlayan ülkeler, bu kampanyaları yalanlıyor, gereksiz buluyor. Örneğin İngiltere, Afyon üretiminin sınırlandırılmasını onaylarken ticaretinin sınırlandırılması konusunda büyük direnç gösteriyor.Ancak, tüm dünyada büyük yankılar uyandıran doktor raporları ve özellikle eroin karşısında oluşturulan konsorsiyum çalışmalarıyla, 1912 yılında Lahey Afyon Sözleşmesi diye bilinen sözleşme imzalanıp, eroin üretimi tamamen yasa dışı ilan ediliyor. İngiltere afyon üretimine sınır getirilse de, satışına getirilmemesi için ne kadar dirense de kararı değiştiremiyor…Osmanlı ise, Lahey’e delege bile göndermiyor. 1914’te yapılan ek protokole ise delege gönderse de imza koymuyor.Sonrası Dünya Savaşı… Sonrası Kurtuluş Savaşı…Gerçi, Sevr Anlaşması ile konu Osmanlı’yı da bağlar hale geliyor ama Anadolu’da hiçbir yasal düzenleme yapılmıyor ve Anadolu dünya afyon ticaretinin merkezi haline geliyor… Arjantin’inden, Japon’una, İtalyan’ına kadar tüm dünyadan uyuşturucu tüccarları İstanbul’u mesken ediniyorlar. İstanbul bir uyuşturucu cenneti haline geliyor. Afyon ticareti serbest, üstelik de en kalitelisi.Milli mücadeleyi kazanıyoruz. İlk hükümetimiz kuruluyor ve yabancı sermaye hükümetimize , topraklarımızda “Eroin fabrikası” kurmayı teklif ediyor.1926 yılında hükümetimizin aldığı bir kararla, Japon bir firma ile ortak, bugünkü Taksim Divan Oteli – Taşkışla mevkiinde Mecidiye Kışlası olarak bilinen yere tarihimizin ilk “Eroin Fabrikası” kuruluyor.

Morfin
-T.C. Uyuşturucu Maddeler İnhisarı tarafından toz ve ekstre halinde satışa sunulan Morfin şişeleri-


Tüm modern dünyada yasak ama bizde yasal olan eroinin getirdiği kazanç ve ekonomik hareketlilikle, taze cumhuriyetimiz bir uyuşturucu cenneti haline geliyor.1929’da ikinci eroin fabrikamız, Eyüp’te Haliç kenarına kuruluyor. Adı; “Eczayı Tıbbiye ve Kimyeviye” – ETKİM.Yine aynı yıl, üçüncü eroin fabrikamız Kuzguncuk’ta “Türk ecza-yı tıbbiye ve kimyeviye şirketi” – TETKAŞ – adı altında kuruluyor. Kurucuları arasında Kurtuluş savaşı kahramanı İsmail Hakkı’nın da bulunduğu şirketin yönetim kurulu başkanı zamanın TBMM başkan vekili ve Trabzon milletvekili Hasan Saka (1947’de Başbakan).Bu yıllarda, Türkiye’nin 27 sanayi kuruluşu var ve bunlarının tamamının yıllık kârı 2 Milyon TL düzeyinde seyrederken, eroin fabrikalarımızın cirosu 15 Milyon TL. Aylık bir milyon bağımlının ihtiyacını karşılayacak kadar ve en kalitelisinden eroin imal ediliyor o sıralar genç cumhuriyetimizde.
Bu dönemde inanılmaz ucuz olan eroin toplumun her kesiminde kullanıcı bulmaya başlıyor, iç pazara satışı yasak olan ama denetlenmeyen madde, fabrika çalışanlarından başlayarak tüm ülkede bir bağımlılar ordusu yaratmaya başlıyor.İçte durum böyleyken, dışarıdan tüm dünyadan gelen ambargo tehditleri, yasal zorlamalar, dayatmalara rağmen Türkiye üretime devam ediyor, 1930’a gelindiğinde dünya gazetelerinde Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü uyuşturucu satıcısı olarak resmediliyordu. Mustafa Kemal bu işe bir son vermek istese de Mecliste eroinden kasasını dolduran milletvekilleri nedeniyle fabrikaları kapattırıp, eroin üretimini yasadışı hale getiremiyordu.Şubat 1930’da New York’ta yakalanan Alesia isimli bir gemide Türkiye’den yüklenmiş 500 bin dolarlık saf morfin ele geçiyor. Tam bu sıralarda da kurtuluş savaşımızın kahraman gemilerinden Pierre Loti, Lamartine, Bulgaria, Vesta gibi gemiler tüm dünyada uyuşurucu kaçakçısı gemiler olarak fişlenmiş bulunuyordu. Ekim 1930’da Londra’da düzenlenen konferansa Türkiye de heyet gönderdi, amaç uluslararası arenada eroin yüzünden darmadağın durumda olan imajı düzeltip, Milletler Cemiyeti’ne girebilmenin çarelerini aramaktı. Ancak konferansta, Türk heyetinin yaptığı hatalarla Dünya uyuşturucu kaçakçılığının merkezinin, Türkiye’nin yasal eroin ticareti olduğu belgelendi.Artık tüm Dünya’da Türkiye adı eroinle birlikte anılmaktaydı. 1931 yılında Mustafa Kemal Cenevre’de Türkiye’nin uyuşturucu trafiğinin ana konu olduğu toplantıya bir heyet gönderdi. Heyetin başında eroin fabrikaları yönetim kurulu başkanı Hasan Saka vardı. Hasan Saka, eroin rantının tepesinde oturan isimlerdendi ve tamamen üretimi durdurmaya yanaşmıyordu. Bunun üzerine toplantıdan genç cumhuriyete ağır ambargolar uygulanması yönünde bir karar çıktı. Türkiye köşeye sıkışmıştı.1933’e kadar göstermelik azaltmalar ve göstermelik eroin taciri tutuklamaları, sınır dışı etmeleriyle fabrikalar üretime devam etti.1933 yılında bir gün Mustafa Kemal ani bir şekilde kabineyi toplayıp “Eroin Fabrikaları kapanmıştır” açıklamasını yapıyor, direnmelere rağmen karar Halk Fıkrası tarafından onaylanıyor. Mustafa Kemal’in gücüne karşı bile sıkı muhalefet gösteren eroin lobisi kararın yasalaşmasını bir yıl kadar daha erteletmeyi başarıyor. Ve Türkiye’nin yasal eroin fabrikaları bir takım meraklılar konuyu kurcalayana kadar tarihe gömülüyor…

Konuyla ilgili kitaplar:
Overdose Türkiye – F. Cengiz ErdinçTaklamakan – Serap Bengü

Suboxone Etki Mekanizması, Etkisi Nelerdir?

Suboxone Etki Mekanizması ve Etkileri Nelerdir?


suboxone nedir

Suboxone’un eroin ve diğer opiyat bağımlılığında çekilme belirtilerinin azalmasını sağlayan etken madde içerdiği buprenorfindir. Eroin ve diğer opiyatların aktive ettiği mü reseptölerine kısmi olarak bağlanır . Bu kısmi etki sayesinde eroin ve diğer opiyatlarla oluşan öforik etki ortaya çıkmazken, eroinin çekilme belirtileri önlenmiş olur.
Sürdürüm tedavisinde ise buprenorfin, eroin ve diğer opiyatlara duyulan aşermenin azalmasını sağlar. Alınan buprenorfin dozu artırılsa dahi oluşan tavan etkisi nedeniyle öfori oluşturmaz, ancak yeteri kadar reseptörü aktive ettiği için kişinin “normal” hissetmesini sağlar.
Suboxone’un içinde bulunan nalokson ise mü reseptörlerine ters etkiye sahiptir. Yani bu reseptörleri aktive eden ajanların bağlanmasına engel olmaktadır. Dilaltı yolla kullanıldığında bir etkisi yoktur. Ancak eğer damar yolu ile kullanılacak olursa etkisi görülür ve şiddetli çekilme belirtileri ortaya çıkarır.

Suboxone Hakkındaki Diğer Yazılar : 

Suboxone Nasıl Alınır, Suboxone Nedir Detaylı Bilgi !

SUBOXONE NEDİR?

Subutex Nedir?

Subokson Nedir?

Buprenorfin Nedir?

Naloxone Nedir?

Suboxone hakkında ki yazımızı okuyup, suboxone nasıl alınır ? suboxone nedir ? gibi önemli soruların cevaplarını burada bulacağınız gibi, diğer bir çok faydalı bilgilendirmeyi ve ilacı kullanan kişilerin deneyimlerini/yorumlarını da okuyabilirsiniz. Aklınızda subokson ile ilgili hiç bir soru kalmasın! Burada ki yazılan bilgilerin hepsini okuduktan sonra hala aklınıza takılan bir şeyler olursa lütfen çekinmeden aşağıda ki yorum formunu doldurarak bize ulaşın, sorularınız cevapsız kalmayacak! 👍💪

Şimdi okumaya başlayalım...



Selam arkadaşlar ben eski bir eroin bağımlısı olarak size suboxone (subokson) ilacını nasıl alacağınızı, suboxone ilacı nasıl kullanılır gibi soruların cevaplarını vereceğim.
subokson
suboxone 8 mg / 2 mg ilacı




Suboxone Nasıl Alınır ?

İlk önce İstanbul'da iseniz, direk Bakırköy Doktor Sadi Konuk Ruh Ve Sinir Hastalıkları Hastanesinin içinde olan Amatem'e gidip sıra numarası aldıktan sonra ilgili doktorla görüşüp eroin kullandığınızı söyleyin. Biraz abartın bence bir şey olmaz. Sonra size soracak ayaktan tedavi mi, yoksa yatarak tedavi mi?  Sonrasında idrarınızda opiyat ,eroin çıkarsa sizden azaltmanızı isteyecek vereceği diğer ilaçlarla sizde azaltmaya bakın yoksa ilaç yazması uğraştırıcı ve zor olur. Önerim ise ilk kez bırakacaksanız hastaneye yatış günü alın ve geldiğinde yatarak tedavi olun. İçerisi sıkıcı değil çok eğlenceli ve ilaç hakkında bilgi sahibi de olmuş olacaksınız... ama siz bilirsiniz tabi ki.


1. Suboxone Ayaktan Tedavi

Ayaktan tedavi, gördüğünüz gibi belirli günler hastaneye gelip Terapi (uyuşturucuyu bırakmak için söylenenler)lere katılıp, İdrar verip ilacı yazdırmaktır. Ama Bazen Seraquel ve diğer psikiyatrik ilaçları yazabilirler.


2. Suboxone Yatarak Tedavi

Yatarak  tedavi ise hastaneye yatış yapıp, minimum 15 gün (daha erkende çıkabilirsiniz ama sıkıntı olur) olup maksimum 2 ay veya 45 güne kadar yatarak, derslere katılarak etkinliklere giderek, sporlara katılarak, ilacınızı alıp paşalar gibi rahatınıza bakmakdır. Ben yatarak tedaviyi öneririm. En büyük desteği orda alıyorsunu size ailenizden yakın davranıyorlar. Hayata tekrardan geliyorsunuz orda. Oranın kurallarına uymazsanız kavga ederseniz atılırsınız. İçeri girince kuralları öğrenirsiniz. Oranın Kıymetini anlarsınız. Doktorları çok iyi, insanları iyimser olma çabasında, bırakmak için yatarak tedaviyi seçin.


3. Suboxone Kullanımı

Suboxone'u ilk aldığınızda  2'lik dil altı tablet verirler ama sonra yükseltmek isterseniz veya doktor isterse, 2 mg şeklinde yazılan ilaç bitince bir daha gideceğiniz vakit hastaneye doktor ile görüşüp suboxone 8 mg tablet yazdırabilirsiniz. 
Suboxone'nun limon tadı vardır, acı değildir. İlaç ile 3-4 günde yoksunluğunuzu atabilirsiniz. Sıkıntılardan kurtulmak için ise baya bir zaman lazım. Eğer kafanızda bitirdiyseniz sıkıntı olmaz suboxone yeterlidir ama bitiremediyseniz kendinizi kandırdıysanız canınız hala çekiyorsa o nalet şeyi, gidip hastaneye başvurun sıranızı bekleyin ve sonra yatın!
Suboxone bildiğiniz gibi Kırmızı reçete bir ilaçtır, yani narkotik ilaç uyuşturucu içeren ilaçlar kategorisindedir.




Afyon, Eroin, İnönü, Atatürk, Amerika

Afyon ‘Bir gizli elmas’






Afyon (Opium), bilinen insanlık tarihin başından beri insanların ağrılarına, sızılarına devadır. İlk afyon kapsülleri M.Ö.3400 yıllarında aşağı Mezopotamya’da Sümerliler tarafından ekilmiştir. Hal-Jil yani zevk bitkisi. Bu miras onlardan Asurlulara, Babillilere ve M.Ö.1300 yıllarında Mısırlılara geçmiştir. Firavun Tutankamon bu mucizevi yağı Akdeniz’den öteye Kıbrıs ve Roma’ya ihraç etmiş ve oralarda da M.Ö.1100 yıllarında ameliyatlarda kullanılmıştır. Bütün ilaçların babası Hipokrates M.Ö.460 yılında afyonun narkotik kullanımını keşfetmiş, iç hastalıklarda, kadın hastalıklarında ve epidemik tedavilerinde kullanmıştır. M.Ö.330’lara geldiğimizde Büyük İskender’in İran ve Hindistan’a afyonu tanıştırdığını görürüz. Çin’e de bundan 800 yıl sonra Araplar tarafından tattırılmıştır. Avrupa’da ise 1300’le 1500 arası ‘doğudan gelen diğer her şey gibi’ engizisyonca yasaklanmış olmasına rağmen 1527’de Rönesansın yükselmesiyle tıp tarihine ‘Paracelsus’ olarak adını yazdırmıştır. Bu siyah tabletlere o zaman ‘ölümsüzlük çakılları’ diye de isim verilmişti.Afyon üreten ülkelerde ilk yasaklama 1729’da Çin İmparatoru Yung Cheng tarafından getirilmiş olmasına rağmen İmparator afyonun medikal sahalarda kullanımı için bir kısıtlama koymamıştı. Bundan 21 sene sonra Hindistan’ın afyon üretilen yerleri Bengal ve Bihar, İngilizlerin eline geçince, İngiliz donanmaları afyon ticaretini tekellerine aldılar.Botaniğin babası Linnaeus, 1753’te yazdığı ‘Genera Platarum’ isimli eserinde ilk sınıflandırdığı bitki afyondur. 1799’da ise Çin İmparator’u Kia King afyonu tamamen yasak etmiştir çünkü ülkesine giren afyon için sınırlarının ötesine gümüş kaçırılmaktaydı. 1800’de ise İngiliz ‘Levant Company’ nerdeyse bütün afyonunu Türkiye’den, Avrupa ve Amerika’ya ihraç etmek için satın alıyordu. O zamanlar şimdi bildiğimiz Onassis Ailesi, Osmanlı’daki bütün afyon ve tütün işini tekelinde tutuyordu. Ta ki Yüce Önderimiz Atatürk’ün başlattığı Büyük Taaruz’a kadar. Yunanlılar topraklarımızdan denize dökülünce Onassis’te Arjantin’e kaçtı orda sefalet içinde geçirdiği birkaç yılın ardından ufak bir gemiyle başladığı taşımacılık işinde, şimdiki Gemicilik İmparatorluğunun temellerini attığına şaşmamak gerekir. Aynı şekilde 1812’de ‘Perkins Company of Boston’ şirketinin sahibi Amerikalı John Cushing’ de Türkiye’den kaçırdığı afyonlarla şimdi Türkiye’nin bütün ekonomisinden daha büyük olan şirketinin temellerini attı. 1816’ da John Jacob Astor’un Newyork’taki kürk şirketide 10.000 kilo afyonu Türkiye’den satın alarak İngiltere’ye kaçırmıştır. 1827’de Merck’in ticari olarak morfini satmaya başlamasıyla 1830’da İngiltere Türkiye’den 10.000 kilo afyonu ithal etmiştir.Geçen senelerde Çin’e geri katılan Hongkong’un aslında Birleşik Krallık’lara geçmesi de aslında şöyle olmuştur;18 Mart 1839’da, Lin Tse-Hsu (Afyon ticaretini bitirmekle görevli komisyon üyesi), tüm yabancılardan ellerindeki bütün afyonları iade etmesini istemiştir. Bunun karşılığında ise İngilizler Donanmalarının en iyi savaş gemilerini Çin kıyılarına göndermişler ve ilk Afyon Savaşı patlak vermiştir. Bunun neticesinde Çinlilerin yenilmiş, yenilmekle kalmayıp, Hongkong, Birleşik Krallığa geçmiştir. Nanking Anlaşması(1842) Çin İmparatoru ve İngiliz Kraliçesi arasındadır. Bu savaşın patlak vermesine sebep olan afyonlar ise 1940’ta Amerikan gümrüğünde yakalanmış ve cüzi bir miktar vergiyle ithal edilmiştir.İngiliz bilim adamı C.R.Wright 1874’te morfini sentetize ederek ‘eroin’ olarak keşfetmiştir. Fakat İngilizler çok yüksek tüketimle baş edemeyeceklerini anladıkları zaman 1878’de bir kanun çıkarmışlardır. Şöyle ki;Bu yeni düzenleme ile Çin içiciler (şurup gibi içerlerdi) ve Hintli yiyicilere izin verildiyse de, Burmeliler’in içmesine(sigara gibi) kesinlikle izin verilmemişti.1890’da ise Amerikan Kongresi dünyadaki ilk narkotik birimini kurdu. Afyon ve morfine vergi konuldu. 1900’lerin ilk yıllarında ‘Saint James Society’, morfin bağımlılarına, ücretsiz, posta ile eroin göndermeye başladı.İngilizler ve Fransızlar büyük gayretlerle Güneydoğu Asya’daki üretimi kontrol altına aldı. Şüphesiz 1940’lara kadar en büyük karları, bu Altın Üçgen’de yapan oyuncular oldular.1905’e kadar vatandaşlarına bedava eroin dağıtan Amerika, bağımlılığın tehlikeli boyutlara gelmesiyle, bir karar çıkartarak eroini yasakladı. Her yasaklanan şey gibi eroinde yeraltına indi ve orda satılmaya başlandı. Fransız bağlantılı Korsika, Sicilya ve Çin mafya organizasyonları afyonu alıp Avrupa ve Amerika’ya gönderiyorlardı. Şüphesiz Amerika ve Avrupa’daki Çin Mahallelerindeki suçluluk oranlarının bu denli yüksek olması o günlere dayanmaktadır.Özellikle 1960’lı yılların sonlarında afyon kaçakçılığını organize eden gruplar, ülkemizin de aralarında bulunduğu ve yasal haşhaş ekiminin yapıldığı ülkelerden elde ettikleri morfini, Fransa’nın Marsilya bölgesinde kurdukları laboratuarlarda eroine dönüştürecek ve Avrupa, Amerika’ya pazarlayacaklardı.2. Dünya Savaşından sonra Charles Degaulle’un izniyle bu işi yapan Fransa paçasını kurtarmıştır. 1971’de ülkemizde haşhaş ekiminin yasaklanması (buraya daha sonra önemle değineceğim) ve 1974 yılından itibaren kontrollü ekime geçirilmesiyle, Korsikalı ve Sicilyalı organizasyonlar, o altın üçgen olan Güneybatı Asya’ya yönelmişlerdir. Bunun neticesinde Asya ve Avrupa arasındaki trafik bugünkü haliyle şekillenmiştir.Çok da fazla geriye gitmeden, Başbakan İnönü’nün şöyle bir enstantanesini buradan aktarmakta fayda görüyorum;Emniyet ve güvenlik makamlarının liderleri Başbakanlık kaleminin önünde bekliyorlardı. O sırada Bakanlar Kurulu toplantısı devam ediyordu. Bir süre sonra toplantı bitti ve İsmet İnönü göründü. Yetkililer hemen yanına yaklaşıp sordular:- Sayın Başbakan, geçen yıl Malatya’da afyon ekimi yasaklanmıştı. Tebligat yapılmamış. Şimdi ne yapacağız? Emrinizi bekliyoruzBaşbakan bu sözler üzerine şaşırmıştı ne diyeceğini düşünürken zamanın Maliye Bakanı Ferit Melen yanına sokuldu:- Aman Paşam. Altın geliyor. Altın- Ne altını- Altın, Paşam. Gizli altınBaşbakan şaşırmıştı meraklı gözlerle bakıyordu. Maliye Bakanı Başbakanın kulağına eğilip bir şeyler daha söyledi. Biraz daha devam eden fısıldaşmadan sonra, İnönü, emniyet ve güvenlik makamlarının liderlerine elini sallayarak direktifi verdi- Bırakın eksinler.Gayrı resmi bilgilere göre Türkiye’den kaçak olarak İran’a giden afyon karşılığında altın, Avrupa ve Amerika’ya sevk edilenler içinse dolar yada kaçak eşya(!) geliyordu.Yıl 1927….Türkiye Birinci Dünya ve Kurtuluş savaşından çıkmış, yaraları henüz sarılmamış. Fabrika bacaları görmek bir yana ülkede hiçbir türlü sanayi yok. Ülkenin zenginliği henüz layıkıyla ve teknik şekilde üretilmeyen topraklar.Silah tehdidinden kurtulan her ülkede olduğu gibi halkın tüketim arzusu büyümekte fakat talep karşılanamamaktadır.1927’de bu koşullar altında Atatürk’e Türkiye’de afyon sanayinin kurulması için teklif yapılıyor, Japonlar tarafından.(Dünyanın en büyük 2. asetik anhidrit üreticisi , 1. ülke A.B.D.). Bunu Taranto isimli bir Musevi izliyor.Bütün hayatı boyunca Türkiye’nin imkanlarını seferber etme çabasında olan Atatürk ,Her iki tarafında tekliflerini inceledikten sonra ekonomik hesaplarda yaparak gerekli izni veriyor. Ancak ‘sadece dış piyasalara satmak’ kaydıyla: Çünkü Japonlar kurulacak fabrikada imal edilecek eroinin küçük paketler halinde zamanın parası ile paketi 25 Kuruştan iç piyasaya sürülmesini teklif ediyorlar.- Para sıkıntısı çekiyorsunuz. İç piyasaya sürerseniz milyonlar kazanırsınız.-Atatürk ise bu teklife olumsuz yanıt veriyor.İşte bu anlaşma sayesinde Japonlar, Çengelköy’de ‘Kuzguncuk Fabrikası’ isimli fabrikayı, Taranto ise Haliç’in kıyısında morfin ve eroin imal eden fabrikayı kurdular.Fabrikalar üretime geçince diğer milletlerin şimşeklerini üzerlerine çekti. Konu Milletler Cemiyetine getirildi ve böylece Türkiye üzerinde afyonla ilgili ilk baskılar başlamış oldu. Atatürk bu baskılara ancak 6 yıl dayanabildi. Ve sonunda 1933’de fabrikaların kapısına kilit vuruldu.Daha sonraları 1970’lere geldiğimizde Amerika Nixon yönetiminde, Türkiye’nin 1971 yılında haşhaş ekimini 4 ille sınırlandırması için 3 Milyon Dolar kredi verdi. %2.5 faizle ve 40 sene vadeli verilen bu kredinin 1.5 Milyon Doları Emniyet Genel Müdürlüğü’ne malzeme( bu malzemenin gümrüğü için İçişleri Bakanlığı 2.5 Milyon Dolar ödedi), 1 Milyon Doları Tarım Bakanlığına, geri kalan ise de Jandarma Teşkilatına verildi. (Daha sonraları afyon ticaretinin rakamları hakkında bilgi vereceğim). Tazminat bir yana Türk köylüsünün sigortasını ve Türkiye’nin en önemli döviz kaynağı elinden alınırken doğacak çocuklarımız bile borçla doğar hale getirildi. Bugün Mars’ta cirit atan Amerika, hala ülkesinde afyonkeşlere mani olamıyor, geçmişte kendi hatasını Türkiye’ye yüklüyordu. Amerika afyon meselesini halletmek için değil 3 Milyon Dolar kredi, karşılıksız 300 Milyar Dolar vermeye razı olabilirdi. Fakat 3 Milyon Dolar vererek tarihinin en kelepir işini yaptı. Bakınız Devlet Arşivlerinde bulunan ve Türkiye üzerinde yapılan baskıları dile getiren demeçlerin birinde Nixon ne diyor;- Türkiye afyon ekimini yasaklamalıdır. Bu fedakarlığı insanlık için yapmalıdır.Narkotik Büro şefi Ingersol ise 6 Mart 1970’de Washington’da düzenlediği basın toplantısında şöyle konuşuyordu;- Birleşik Amerika Hükümeti afyon ekiminin önlenmesi için Türkiye’yi yardıma çağırmıştır.- Türkiye’deki haşhaş yetiştiricilerini başka maddelerin ekimine destek için 3Milyon Dolarlık tarım kredisi,- Eroinin hammaddesi olan haşhaşın kanun dışı ekimini kontrol etmek ve önlemek amacıyla Türk Polisine uçak, silah, cephane ve motorlu araç tahsis edilecektir.İran Şahı kaybettiği tahtına CIA’nın düzenlediği darbeyle yeniden kavuşunca Amerika’yı hoşnut etmek için haşhaş ekimini yasakladı. Fakat aradan 3 yıl gibi kısa bir süre geçince tekrar tamamen hiçbir sınır tanımadan serbest bıraktı. Belli ki Amerika’ya, Türkiye’den daha az ihtiyaç duyuyordu, İran belki Amerika’ya daha az muhtaçtı. Böyle olunca da kaçakçılara İran kapısı kapanmış oldu.Yani artık Türkiye’den İran’a kaçak afyon gitmeyecek tersine bu defa İran’dan Türkiye’ye gelecekti. İran Şahı 25 Mayıs 1970’de bu kararının gerekçesini şöyle açıklamıştı:- İran’ın geçen 14yıl içindeki durumu gülünçtü. Biz dış ülkelere afyon ihracı ile elde ettiğimiz para ve dövizi kaybettik. Üstelik afyonu kaçakçılık yoluyla yurda sokmak için çok miktarda para ve döviz verdik.Günümüz Türkiye’sinde afyon ekimi 22 Haziran 1970 tarih ve 7/854 sayılı Karanameyle yasaklanmış olup yalnızca Afyon, Burdur, Denizli, Uşak, Isparta, ve Kütahya İlleri ve 1988 yılında bu Kararnameye ek olarak Tokat, Amasya, Çorum ve Konya dahil edilmiştir.Haşhaş, en fazla Akdeniz iklim kuşağında yetişen bir yağ bitkisidir; çok yağış alan yerler ile çok soğuk ve çok sıcak bölgeler hariç, her iklimde ve her tip arazide yetişebilir; bu nedenle, daha ziyade, fakir ve kıraç arazilerde ekilir. 1970 yılına kadar serbestçe ekilen ve kapsülü çizilerek, yılda 100-200 ton arasında değişen, ilaç sanayinin hammaddesi olan vebünyesinde uyuşturucu alkoloitler bulunan haşhaş yağı, Toprak Mahsulleri Ofisine teslim edilirdi. Fazla su istemeyen bu bitki, Anadolu’da bir münavebe bitkisidir. Haşhaş bitkisinin ana ürünü, dekar başına 1,5 kilogram haşhaş yağı, 100 kilogram haşhaş tohumudur; yan ürün olarak da, dekar başına, 500 kilogram yakıt olarak kullanılan haşhaş sapı alınır. Tohumdan elde edilen yağın protein değeri yüksektir; ayrıca, posası da hayvan yemi olarak kullanılır. Netice olarak, insancıl gayelerle kullanılan ilaç hammaddesi olan haşhaş yağı, tohumdan elde edilen yemeklik yağı, hayvan yemi olarak kullanılan posası ve yakıt olarak kullanılan sapıyla haşhaş, kıraç ve çorak arazilerde köylünün en çok rağbet ettiği bir bitkidir.Sanayileşmiş ülkelerde, beyaz zehir alışkanlığının sosyal ve psikolojik sorunlar karşısında hızla yaygınlaşması, Amerikan Hükümetinin Türk Hükümeti nezdinde temasları neticesi, Türk Hükümetince, 1972’de haşhaş ekimi tümüyle yasaklanmıştır. Ondan sonra, bilahare, yine yukarıda belirttiğim illerde, kontrollü haşhaş ekimine, birkaç sene sonra müsaade edilmiştir. Kontrollü ekim sayesinde, Türkiye menşeli afyon, yurtdışına katiyen çıkmamıştır.Fedakâr Türk çiftçisi, insancıl gayelere ve milletlerarası ilişkilere verdiği ehemmiyeti ve kanunlara saygısını ispat etmiştir. Türk köylüsü, ektiği haşhaşın kapsülünü çizmeden, yani bir gram bile haşhaş yağı almadan, devletine teslim etmiştir. 1980 yılında 13 bin ton haşhaş kapsülü üretilmiş olup, bu miktar gittikçe düşmüş ve 1987’de 5 800 tona gerilemiştir.1988’de yine Afyon’un Bolvadin İlçesinde kurulan alkaloit fabrikasında, yılda 20 bin ton haşhaş kapsülü işlenebilir. Hal böyleyken, açıldığından bugüne kadar, 15 yılda işlediği haşhaş kapsülü ancak 110 bin ton olmuştur. Yani, bu fabrika, yüzde 45 kapasiteyle çalışıyor. Neden; kafi miktarda haşhaş kapsülü alamadığından dolayı.Ülkemizin yararı ve menfaatleri açısından ve de 34 senedir cezalandırılan Türk çiftçisi açısından, tarlamızda, bahçemizde ne ekip ne biçeceğimize kendimiz karar vermeliyiz.Son olarak bazı rakamlara değinmek istiyorum;DEA raporlarına göre bütün dünyada ekilen afyonunun %80 Afganistan’da yetiştirilmektedir.Afganistandaki Afyon ekimiSene Ekim Alanı (Hektar)1994 71 4701995 53 7591996 56 8241997 58 4161998 63 6741999 90 9832000 82 1722001 76062002* 45 000 – 65 000Afganistan’dan giden afyonun bedeli her sene 200 Milyar Dolar olarak tahmin edilmektedir ve Cumhuriyetimizin bugüne kadar olan toplam iç ve de dış borcu 300 Milyar Dolar civarındadır.Arz ederim,M.Celal Derinkök…

Suboxone Tedavisi

Suboxone tedavisi


Suboxone Tedavisi Hakkında kısa bir bilgi:


Suboxone, buprenorfin ve nalokson
içeren, eroin ve diğer opiyatlara bağımlılık tedavisinde kullanılan bir ilaçtır. 2010 yılından beri ülkemizde kullanılmaktadır. Suboxone içerdiği buprenorfin nedeniyle bağımlılık yaptığı için kırmızı reçete ile satılmaktadır. Suboxone ile tedaviye başlarken mevcut yönetmelik gereği Sağlık Bakanlığının onay verdiği AMATEM’ler ve üniversite hastanelerinde üç hekim tarafından verilecek bir rapor düzenlenmesi zorunludur.

Tedavi Nasıl İşler?

Suboxone ile tedavi arındırma ve sürdürüm dönemlerinden oluşur. Arındırma tedavisinde amaç eroin ve diğer opiyatların vücuttan çekilmesi sırasında ortaya çıkan çekilme belirtilerini en aza indirmektir. Sürdürüm tedavisinde ise kişinin eroin ve diğer opiyatları kullanmasını önlemek hedeflenmektedir


Bu yazıyı okumadan geçmeyin! : Suboxone Nasıl Alınır ? Suboxone Nedir ?.

Eroin, Suboxone, Diğer İlaçlar ve Uyuşturucu Hakkında Soru & Cevap



Subokson
Suboxone 8mg

Eroin, Suboxone, Diğer İlaçlar ve Uyuşturucu Hakkında Soru ve Cevap






Selamlar.

Bu yazıda, sorularınızı yorum atarak yazabilirsiniz ve sorunuzu cevaplamaya çalışcağım.


Eğer konu hakkında bilgisi olan arkadaşlar var ise zaten onlarda size yardım için yorum atıyorlar.



Amacım saygı, sevgi, kâr amacı gütmeden güzel bir soru ve cevap platformu oluşturmak istiyorum.







------------------------------------------------------------------------------------------------------------

İrade ile ilgili bir kaç şey yazmak istedim. :


Uyuşturucu tedavisinde irade


İradesiz hiç bir şey yapamazsınız, unutmayın ki hastane kapısında beklemekle irade sahibi olmuyorsunuz sadece ufak bir adım atmış oluyorsunuz. Önemli olan çizdiğiniz yolda amacınıza ulaşmak. Herkesin yaşadığı ve yaşayacakları, çektiği sıkıntılar ve çekeceği sıkıntılar farklıdır. Kimisi ilacı 1 ay kullanır hazır hisseder bırakır, 1 ay sonra gidip eroin içer. Kimisi ilacım var rahatım gidiyim içiyim idrar vereceğim güne 1 hafta kala içmiyim temiz verip ilacımı alayım der. Kimisi bunndan kurtuluş yok gittiği yere kadar der.Kimisi hiç birşey demez sadece içer.  Bunları sıralamakla bitmez. Siz  bunlardan hangisisiniz? Bir de bunlardan nasıl kurtulucağım diyen kişiler var, gerekli iradeye sahip kişiler ama gerekli bilgiyi bilmeyen, yada durumu olmayan. İleride daha çok paylaşım yapacağım bunlar için. İradenizi güçlü tutmak için yapacağınız bir çok şey var. İrade stabil olmayan sabit olmayan birşeydir bence. Farklı duygu, istek, yer, mekan, zamana göre değişir. Örnek verecek olursam: Acıya hüzüne İradeniz güçlüdür, bir yakınınızı kaybettiğinizde; Ağlamayacağım! diyip ağlamaya bilirsiniz veya bir eylemde bulundunuz bunun size acı vereceğini bildiğiniz halde özgür iradeniz ile onu yapmak isterseniz yapabilirsiniz. ama Uyuşturucu karşısında iradenizi yitirirsiniz. Bunu bana bilimsel olarak anlatmışlardı Hastanede beyin bölgeleri ile ilgili birşeydi sonra eklerim yazıya.


İrademi neler ile güçlendirebilirim ?


Sevgi! yani Aile desteği ve sevgisi (eş,dost,akraba) en önemli şeydir uyuşturucuyu bırakma ve iradeyi güçlendirme konusunda.

- Araştırma ve öğrenme. Size garanti veriyorum, Uzayı araştırın insan oğlunun algılıyamadığı derecede boşluk, sonsuzluk. Emin olunki böyle yararlı bilgiler aldıkça eski düşünceleriniz beyninizde yer kaplamak yerine üzerine yeni veriler yazılıp gidicek.. Ben öyle yapıyorum ve şuan çok iyi durumdayım. Sanki haya yeniden başladım. Dünyaya gelmemizin bir amacı , uyuşturucu kullanmak için gelmedik.. Boş işlerle kafamızı patlatacağımıza, araştırın ve hergün yeni bir bilgi öğrenin !

- Spor  ve Sağlık. Sağlıklı bir vücuda sahip olursanız İradeniz güçlenir. Kendiniz güvenininiz artar, artık hayatınızda ki değişikliğin farkına varıp daha sağlam adımlar atabilirsiniz. Spor yaparak kendinizi zinde hissedip uyuşturucunun kaka olduğunu anlayabilirsiniz. Çektiğiniz nefeste hayatın ne derece güzel olduğunu tekrardan anlıyacaksınız..

- Eğer sizinde bildiğiniz yöntemler, uyuşturucuyu nasıl bırakdığınıza dair hikayeniz lütfen dirtynetworkz@gmail.com adresine mail atnız ve sitemde yayınlarım, herkes görsün duysun bilsin onlarda yararlansın diye.

------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Krokodil - Sentetik Eroin - Dünyanın En Zararlı Ölümcül Uyuşturucusu

Krokodil (Crocodile) Nedir?


Krokodil Uyuşturucu



Desomorfin, yürüyen ölüm, krokodil, krok, zombi uyuşturucu adıyla da bilinir.
1932 yılında ABD de bulundu.
Bir morfin türevidir.

Yatıştırıcı ve ağrı kesici özelliği vardır.
Morfinden yaklaşık 8 ile 10 kat dahagüçlüdür.
Eroin için ucuz bir alternatiftir.
Her bir enjeksiyon dozu 6 ila 8 ABD dolarıdır.
Madde kodein, iodin, çakmak gazı, endüstriyel temizlik sıvıları, tiner, benzin ve kırmızı fosfordan kolayca elde edilir.

İşlem aynen psedeoefedrin maddesinden metamfetamin maddesi üretmekte olduğu gibidir.
Desomorfinin bu şekilde üretilmesi maddaye hayli kirli bullaşıcı, çürütücü etkiler kazandırır.
Madde eroin bulmaya maddi güçleri yetmeyen bağımlılar arafından kullanılmaktadır.
Madde çok uygun fiyata sağlanabilmektedir.

İlk Sibiryada ve Doğu Rusya da 2002 tarihinde görüldü. Maddenin kullanımı Rusyada hızla yaygınlaşmaktadır.
Kodein tabletleri Rusyada reçetesiz olarak alınabilmektedir.Rusya şuanda Kodein tabletlerinini satışına sınırlama getirme aşamasındadır.
          Üretim Aşaması     :
          1-  Kodein + SOCl2   —›   a-Klorocodide + HCl + SO2
          2- a-Klorocodide + 12 —› 7,8 diiodo a-Klorocodide
          3- 7,8 diiodo a-klorocodide + HI —› Desomorfin

          Yan Etkileri

          Madde nerotoksit olduğundan beyne hasar verir. Adını da aldığı pullcilt görüntüsü kullanıcıların ciltlerinde görüyür. Ağrılı doku bozukluklarına sebep olmakla bilinir. Filibit ve kangren uzun zamanlı kullanıcılarında bazen kol ve bacak kayılarna sebep olur. Böbrek ve karaciğer gibi organlara nasar verir. Dokular üzerindeki etkileri o kadar büyüktür ki bağımlılar2-3 yıl içinde hayatlarını kaybederler.

          Kullanım şekilleri


Madde el, kol, bacak ve kasık gibi bölgelerdeki damarlara enjekte edilir. Enjakte edilen   bölgede bir kabarcık oluşur, bölgede pullanma cilt rengi değişikliği ( kırmızı, siyah, kahverengi, yeşil, gri) görülür. Derideki pullanma artar, dokular çürür, kötüleşmeye başlar ve dökülür. Kol ve bacak gibi uzuv kayıplarına sebep olur.

Eroinin vücuttan atılımı 1 hafta ile 10 gün arasıdır, bu süre desomorfin için 1 aydır. Rusyada krokodil veya buna benzer ev yapımı uyuşturucu kullananların sayısının 1.000.000 olduğu sanılmaktadır.Madde Avrupa Uyuşturucu Pazarına girmektedir.(2011)


Resim Paylaşamıyorum, mideniz kaldırmaya bilir. İğrenç etkileri vardır ama size link verebilirim.


Video :

 https://www.youtube.com/watch?v=w2FEPnY4rco

Resimler : https://goo.gl/bNpsxo

Hepatit C Tedavisi - Ülkemizde ki Hepatit C Virüsü Tedavi Yöntemleri -

MAVIRET - HEPATIT C ilacı 


Öncelikle, Esenlikler dilerim.

Bu blog'da 2012 senesinden beri yazmaktayım. O zamandan beri bir çok kez Eroin'i bırakıp tekrar başladım. Uzun süreler Amatem, Fransız Lape, Balıklı Rum gibi bir çok hastahanede bir çok tedavi gördüm. En son tedavilerden olan Pellet (Naloxone) deri altına yerleştirilen bu ilaç tedavisi Eroin içmeyi engelliyor, fakat 2 ay sonra içip içmemek yine sizin bağımlı beyninize kalıyor.
Her neyse, şuan da temizim. Anlatmak istediğim daha önemli bir mevzu var,
Hepatit C virüsü, uyuşturucu kullananların %50 sinde varmış. Analizler bunu gösteriyor.
Eroin'i damardan yani enjektör yoluyla kullananların %80'inde varmış.

Eğer daha önce biriyle Enjektör paylaşımın da bulunduysanız kesinlikle test yaptırmalısınız. Siz de olma riski çok yüksek.

Ben de bıraktıktan 2 yıl sonra ortaya çıktı, daha doğrusu o zaman kan alabildiler o zaman fark edildi.
Damar tahribatından dolayı kan alamamışlardı.

3 Ay önce Amatem'de 16 gün kalıp tedavi oldum, Hepatit C olduğunu da o zaman anlaşıldı.

Hiç korkmamam gerektiğini, yeni bir ilaç çıktığını ve %99 oranında başarı elde edildiğini, hastalığı (virüsü) tamamen ortadan kaldırıyormuş. Fakat geri relaps (nüks) etme riski çok yüksek eğer tekrar enjektör paylaşırsanız.

Hemen Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları hastahanesinin  içerisinde bulunan Enfeksiyon hastalıklarına sevk edildim, konuştuk Eda Hanım ile, tedaviye başlayabilmek için 1 ay beklemem gerektiğini sonuçların çıkması gerektiğini, ve 1 ay sonra Anne yada Babam ile gelmemi istedi
çünkü ilacı düzenli saatinde ve madde ile kullanmamak hayati önem taşıyor (etkili olabilmesi için).
O yüzden Ebeveynlerimden birini istedi.
Annem ile gittik ve İstanbul'dan uzaklaşmamı istedi fakat durum buna el vermiyordu, bende 2 ay süre boyunca herhangi bir tedaviyi kötü etkileyecek bir durum söz konusu olmayacağının garantisini verdim. Neden olsun ki? Sağlığımdan değerli mi?
Öyle demeyin, eğer Risk alırsanız, ne sağlık,  ne aile, ne de hiç bir şeyin önemi kalıyor.
Asıl amaç Risk alacak eylemlerde bulunmamak.
Şuanda telefonum kapalı, eve kendimi kapattım, 2 ay çıkmayı düşünmüyorum, her şeyim mevcut evimde. Sağ olsunlar.
Bugün 4. Gün tedaviye başladık, bakalım 3 gün sonra gideceğim tekrar o zaman bu yazıyı güncelleyeceğim.

Eğer Hepatit C varsa, siz de yorum atınız, elimden geldiğince yol göstereceğim. Eda Hanım ile görüştüken sonra ondan da bir makale yazmam da yardımcı olmasını isteyeceğim, bakalım eğer kabul ederse blogda da paylaşacağım.

Biraz ilaç ve Hepatit C hakkında bilgi vereyim.




Hepatit C 

Hepatit C Hepatit C Virüs (HCV) enfeksiyonu sonucunda meydana gelen bir karaciğer hastalığıdır. Hastalık, bir kaç hafta sürebilen hafif bir formdan hayat boyu süren ciddi hastalığa kadar değişen hastalıklara yol açabilir. HCV genellikle kan yoluyla bulaşır. Hepatit C akut veya kronik olabilir. Akut Hepatit C mikroorganizma vücuda girdikten sonraki 6 ay içinde olan kısa süreli bir hastalıktır.

Kişilerin çoğunda (%75-85) akut Hepatit C enfeksiyonu kronik Hepatit C enfeksiyonuna dönüşür. Kronik Hepatit C hayat boyu devam edebilen, ciddi sağlık sorunlarına (siroz, karaciğer kanseri) ve hatta ölüme yol açabilen bir hastalıktır. Hepatit C için aşı bulunmamaktadır.

Hepatit C nasıl bulaşır?

HCV genellikle enfekte kişinin kanının kişinin vücuduna girmesi ile bulaşır. HCV şu yollarla bulaşabilir:

• Damar içi uyuşturucu kullanıcılarının iğne vb ekipmanları ortak kullanmaları ile
• Sağlık çalışanlarının iğne batması kazaları ile
• Hepatic C taşıyan anneden doğan bebeğe bulaşabilir
• Daha az sıklıkla ortak diş fırçası veya jilet vb aletlerin ortak kullanımı ile

Hepatit C cinsel yol ile bulaşır mı?

Evet, fakat cinsel yol ile HCV'nin bulaşma riskinin düşük olduğu belirtilmektedir. Risk çoklu cinsel eş varlığı, cinsel yolla bulaşan başka bir hastalığın olması veya HIV taşıyıcılığının olması durumunda artmaktadır.

HCV Hangi Yollar İle Bulaşmaz?

HCV aynı kaptan yemek yemekle, ortak gıda veya su tüketilmesi, emzirme ile, sarılmak, öpüşmek, tokalaşmak, öksürmek, aksırmak, aynı tuvaleti kullanmak, havuza girmek, oyuncak ile oynamak, aynı araçta seyahat etmek vb yollar ile bulaşmaz.

Gebelikte HCV'nin bebeğe bulaşma riski var mıdır?

HCV gebelik sırasında bebeğe geçmez. Ancak doğum sırasında geçebilir, bu risk yaklaşık % 4 tür. Risk aynı zamanda HIV taşıyıcısı olanlarda daha yüksektir.

Akut Hepatit C'nin belirtileri nelerdir?

Akut Hepatit C hastalarının yaklaşık %70-80'ninde hiç bir belirti olmaz. Bazı hastalarda aşağıdaki belirtiler görülebilir:

• Ateş
• Halsizlik
• İştahsızlık
• Bulantı-kusma
• Karın ağrısı
• İdrar renginde koyulaşma
• Sarılık (göz ve ciltte sararma)
• Eklem ağrısı

Hepatit C vücuda girdikten ne kadar süre sonra belirtiler başlar?

Belirti olması durumunda (çoğu zaman olmaz), HCV vücuda girdikten yaklaşık 6-7 hafta sonra belirtiler başlar.

Kronik Hepatit C'nin belirtileri nelerdir?

Kronik Hepatit C hastalarının çoğunda hiçbir belirti bulunmaz. Buna karşın bu hastaların karaciğerinde hasar oluşmuş olabilir. Çoğu durumda, karaciğer hastalığı ileri boyutlara ulaşana kadar hastalık herhangi bir belirti vermez. Kronik Hepatit C çoğu zaman rutin olarak yapılan karaciğer enzimlerinin test edilmesi ile fark edilir.

Kronik Hepatit C ne kadar ciddi bir hastalıktır?

Kronik Hepatit C ciddi bir hastalıktır, uzun dönemde karaciğer hastalığı, karaciğer yetmezliği, karaciğer kanseri ve hatta ölüme neden olabilir.

Hepatit C'nin uzun dönemli etkileri nelerdir?

HCV ile enfekte olan her 100 kişiden:

• 75-85'inde kronik Hepatit C gelişir ve bunların da;
• 60-70'inde kronik karaciğer hastalığı gelişir
• 5-20'sinde 20-30 yıl içinde siroz gelişir
• 1-5'i siroz veya karaciğer kanseri nedeniyle ölür.

Hepatit C tanısı için hangi testler yapılmaktadır?

Öncelikle tarama testi olarak kanda HCV'ye karşı oluşmuş antikoru saptayan bir tarama testi (Anti-HCV) istenmektedir. Sonuç pozitif çıkarsa ikinci bir test ile doğrulama yapılmaktadır. Anti-HCV testinin pozitif çıkması kişinin HCV ile karşılaştığını gösterir, ancak enfeksiyonun devam edip etmediğini göstermez.

Hepatit C'nin tedavisi var mıdır?

Evet. Hastalığa karşı etkili tedaviler mevcuttur.

Hepatit C hastaları karaciğerlerini korumak için ne yapabilirler?

Hepatit konusunda uzman olan hekimlerine düzenli olarak kontrol olmalıdırlar. Alkol tüketilmemelidir. Herhangi bir ilaç alımından önce hekimlerine danışmalılardır. Hekimleri önermedikçe bitkisel ürünlerden kaçınılmalıdır.



Uyuşturucular Vücudumuzdan Kaç Güne Atılır? İdrar da Ne Kadar Kalır?

Uyuşturucular Vücudumuzda Kaç Gün Kalır?


uyuşturucu idrar temizleme yöntemleri
Uyuşturucu idrar ve kan testi temizleme yöntemleri











Merhabalar,

Uyuşturucu madde kullanmanın bir çok problemi olduğunu herkes biliyor, bunlardan kısaca bahsedersek Adli sorunlar, sağlık sorunları. Peki bu uyuşturucu maddelerin vücudumuz dan kaç günde atıldığını düşündünüz mü? Aşağıda ki soruları iyice okuyunuz, cevaplarını yazımızın devamın da göreceksiniz. Uyuşturucu ve zararlı tüm her şeyden uzak bir hayat sürmeniz dileğiyle!


Derlediğimiz sorular;


Uyuşturucu idrar ve kanda ne kadar kalır ?

Uyuşturucu vücuttan nasıl atılır 

Uyuşturucuyu vücuttan atmanın yolları

uyuşturucu idrarda ne kadar kalır

uyuşturucu idrardan kaç günde çıkar




Şimdi gelelim cevaplarına, Öncelikle bu yazıyı okuyorsanız Denetimli Serbestlik yasasından dolayı idrar veriyorsunuz veya idrar testi istediklerinde idrarın kaç günde temizlendiğini öğrenmek için yada herhangi bir sebepten dolayı Uyuşturucuların vücuttan günde atıldığını öğrenmek için buradasınız.





Uyuşturucu Vücuttan Nasıl Atılır ?

Esrar, Eroin, Kokain, Kimyasal Hap (Ekstazi), Metamfetamin Uyuşturucuyu vücuttan atmanın yolları
Vücuttan atılma süresi bazı spesifik özelliklere göre değişiyor bunlardan en basiti metabolizmanız, eğer hızlı bir metabolizmanız varsa hızlı bir şekilde uyuşturucuyu vücuttan atmaya başlarsınız.

Aşağıda ki durumlara göre uyuşturucunun vücuttan atılma süresi değişiklik gösterir;


  • Alınan uyuşturucunun türü
  • Kullandığınız uyuşturucunun miktarı
  • Uyuşturucunun kullanım sıklığı
  • Genel sağlığınız
  • Metabolizma hızınız
  • Cinsiyetin
  • Boy ve kilo

Sindirim organları, solunum organları, karaciğer ve böbrekler metabolizma ile ilgilidir aldığınız birçok uyuşturucunun vücuttan atılması için birlikte çalışırlar.
Dikkat: 
Uyuşturucular vücudunuzda nefes, kan, tükürük, idrar ve saçınızı test ederek tespit edilebilir. Bu tespitlerin süresi değişiklik göstermektedir.





Uyuşturucular Vücuttan Kaç Günde Atılır?

MaddeİdrarSaçKan / Tükürük
Alkol6–24 saat arası
Not: İdrarda kalan Etil Glukuronid
80 saat boyunca ölçülebilir.
90 güne kadar çıkabilir12 yada 24 saate atılır

Amfetamin
1 yada 3 güne temizlenir90 güne kadar çıkabilir12 saate atılır

Metamfetamin
3 yada 5 güne temizlenir90 güne kadar çıkabilir1 yada 3 güne atılır

MDMA (Ekstazi)
3 yada 4 güne temizlenir90 güne kadar çıkabilir3 yada 4 güne atılır

Eroin
3 yada 4 güne temizlenir90 güne kadar çıkabilir12 saate atılır

Bonzai
1 yada 2 güne. Kimyasalına göre değişir ve Algılanmayabilir. AlgılanmayabilirAlgılanmayabilir

Benzodiazepinler
Terapötik kullanım: 7 güne kadar. Kronik kullanım(1 yıl kadar): 4 yada 6 hafta90 güne kadar çıkabilir6 yada 48 saate atılır
Esrar
Ortamda bulunup Duman almadıysanız 22 dakikaya temizlenir.
Seyrek kullanıcıysanız:
7-10 güne temizlenir.
Müptezeller: 30 yada 50 güne kadar ancak temizlenir.

90 güne kadar çıkabilir2 yada 3 güne atılır. Müptezeller de 2 haftaya kadar atılır.
Kokain2 yada 5 güne kadar temizlenir.
(Böbrek bozukluğu olanlarda, Ağır kullanıcılarda 7-10 güne kadar sürmektedir)
90 güne kadar çıkabilir2 yada 10 güne atılır

Kodein
2 yada 3 güne temizlenir90 güne kadar çıkabilir1 yada 4 güne atılır

Niktoin - Kotinin
2 yada 4 güne temizlenir90 güne kadar çıkabilir2 yada 4 güne atılır

Morfin
2 yada 4 güne temizlenir90 güne kadar çıkabilir1 yada 3 güne atılır

Trisiklik Antidepresanlar
7 yada 10 güne temizlenirAlgılanamazAlgılanabilir.
LSD - Asit2 yada 24 saate temizlenir4 güne kadar çıkabilir2 yada 4 güne atılır

Metadon (Methadone)
7 yada 10 güne temizlenir90 güne kadar çıkabilir24 saate atılır

Steroidler
3 yada 30 güne temizlenir--
PCP - FensiklidinTek kullanımda 3 yada 7 gün
Müptezeller de 30 güne temizlenir
90 güne kadar çıkabilir1 yada 3 güne atılır


İdrar, Kan ve Tükürük testine girecekler yukarıda ki tabloya göre planlarını yapsınlar, yoksa testler pozitif çıkabilir. 




Uyuşturucu idrardan kaç günde çıkar ?

idrar temizleme yöntemleri nelerdir ?


  1.  Bol bol (litrelerce) su tüketiniz ve sık sık gün içinde tuvalete çıkınız.
  2. Yoğurt, Ayran, Süt ve diğer süt ürünlerini tüketiniz
  3. Turşu suyu içiniz (Tuz'u böbrekleri yorar ve Pis idrarları sökmeye yardımcı olur)
  4. Egzersiz yapın! En basitinden gün içinde ısına hareketlerini yapın veya yürüyüşe çıkın
  5. Terlemeye bakın çünkü terlemek uyuşturucunun bir başka pislik atma yöntemidir
  6. Günde bir kez veya alabildiğiniz kadar duş alın!
  7. Sihirli bir şekil de kanınızı veya idrarınızı uyuşturucudan temizleyen bir ilaç yada bitkisel çözüm yok! Hızlı atmak istiyorsanız yukarıda yazdıklarımı sık sık yapın!


Size benden verebilecek tavsiye maddeyi bırakmanızdır ama hala ısrarla kullanmaya devam etmek isterseniz buna ne ben, ne kanunlar nede aileniz engel olabilir. 
Siz gerçekten istedikten sonra inanın bana her şey mümkün! Amma ve lakin neyi istediğinizi ve nasıl istediğinizi bilmeniz gerekmektedir.
En zorlu olan uyuşturucuyu bırakmak değildir, uyuşturucuyu 1 hafta kullanmadıktan sonra bırakabilirsiniz. 
En zorlu olan uyuşturucuyu bıraktıktan sonra bir daha başlamamaktır ve gerçekten istedikten sonra bunu bile başarabilirsiniz.

Herkese sağlıklı bir ömür diliyorum ve umarım aradığınız cevapları bulmuşsunuzdur.

Saygılarımla.


Eroin İdrardan Kaç Güne Temizlenir, Esrar İdrardan Kaç Güne Temizlenir, Kokain İdrardan Kaç Güne Temizlenir, Uyuşturucu İdrardan Kaç Güne Temizlenir, İdrar Testinde temiz nasıl verilir, İdrar testi nedir?, Uyuşturucu idrar ve kanda ne kadar kalır , Uyuşturucu vücuttan nasıl atılır, Uyuşturucuyu vücuttan atmanın yolları, uyuşturucu idrarda ne kadar kalır, uyuşturucu idrardan kaç günde çıkar